Internette En Cok Kullanilan Turkce Kelimeler

İnternette En Çok Kullanılan Türkçe Kelimeler

Online Türkçe kursuna yazılan herkesin en çok merak ettiği konulardan biri sık kullanılan Türkçe kelimelerdir. En çok kullanılan Türkçe kelimeleri bilmek öğrencilerin dil pratiklerini geliştirmesine, günlük konuşma dilini daha kısa sürede öğrenmesine yardımcı olur. 3 milyardan fazla kelimenin yer aldığı Turkish Web Corpus (sketchengine.eu) veri tabanı kullanılarak oluşturulmuş aşağıdaki listeden siz de en çok kullanılan Türkçe kelimeleri dil eğitiminize ekleyebilirsiniz.

En Çok Kullanılan Türkçe Kelimeler

Türkçeİngilizce
ABD (Amerika Birleşik Devletleri)USA (The United States of America)
acabaI wonder,  I wonder if,  I wonder whether
açıangle, bevel, corner
açıklamaexplanation
açıklamakexplain, make public
açmakopen, turn on, switch on, unlock
adname
adamman
adaycandidate
adetpiece
adımstep
adınain the name of, for
ağırheavy, weighty, serios
ağustosAugust
AhmetAhmet
ailefamily
aitbelonging to, concerning, belonging to, concerning, appurtenant
akwhite
AKP – Adalet ve Kalkınma PartisiAKP – Justice and Development Party
akşamevening
alanarea
alınmakto be taken
AliAli
AllahAllah, God
almaktake, get, buy
AlmanyaGermany
alt (alt kategori, alt sınıf, alt tabaka)sub-, lower, under
altısix
altıngold
altına almak (gözaltına almak, kontrol altına almak, büyük bir yükün altına girmek, güvence altına almak, kayıt altına almak, ayaklar altına almak) 
altında (adı altında, şartlar altında, tehdit altında)under, beneath, underneath, below
amabut
amaçpurpose, goal,  objective
AmerikaAmerica
anmoment, minute, instant, second, point, split second
anamother, basic, essential, major, main, primary
AnadoluAnatolia
anayasaconstitution
ancakbut, however, yet
AnkaraAnkara
anlammeaning, sense
annemother, mater, mom, mammy
AntalyaAntalya
araçvehicle
aradasometimes, between
aralıkDecember
arasında (yılları arasında, öğrenciler arasında, gelişmiş ülkeler arasında, halk arasında)between, among
araştırmaresearch
ardındanafter, subsequently,  then, behind
arkadaşfriend
artıkno longer, no more, anymore
asılmain, master, parent, primary, key, principal
askersoldier
aslanever
aslındaactually
aşırıextreme
AtatürkAtaturk
AvrupaEurope
aymonth, moon
aydınAydın (city), intellectual, enlightened, educated
aynısame, equal
ayrıseparate, apart, divided
ayrıcaalso
azlow, few, little, small
bağlıconnected
bakanlıkministry
bakmaklook, look after
barışpeace
basınPress
basitsimple, easy,  ordinary
baştop, leader, head, main, initial, chief,  main
başarılısuccessful, achieved
BaşbakanPrime Minister
başına (tek başına, kişi başına, takımın başına, bilgisayar başına) 
başında (ay başında, bilgisayar başında, listenin başında)on the, at the, at the beginning, at the top
başkaother, another
başkanpresident, head
başlamakstart, begin
baştafirst, initial, early, primary, original, preliminary
batıWest
bazensometimes, while
bazısome
belediyemunicipality
belirtmekspecify
belkimaybe
belli (belli, belli ki)certain,  definite, specific, obviously
ben (ben, bende, bana, beni vb.)I
bencein my opinion, as for me
benzersimilar, like
berabertogether
berisince, onward, the near side
beşfive
BeşiktaşBeşiktaş
beymister, gent
beyazwhite
biçimformat, shape, style
bileeven, even if, as well
bilgiinformation, knowledge
bilgisayarcomputer
bilimscience
binthousand
bira/one
birazsome, a little
birçokmany, several, a lot of
birdensuddenly
birione, someone
birkaça few
birlikunity, union, unit, oneness
birliktetogether
biz (biz, bizim, bizde, bize vb.)we
boşavailable, empty, null
boyuncathroughout, along, during, through
bölgeregion, area
bölümchapter,  section, department
böylesuch, like this, this kind of
böylecethus, so
buthis
bugüntoday, nowadays, at the present time
bulmakfind
bulunmakhave, exist
bura (buraya, burada)here
BursaBursa
bütünall, whole, entire, every, total
büyükbig, large
canlife, living, experience, lifetime, vita
canlılive
cevapanswer, response, reply
cezapunishment
CHP – Cumhuriyet Halk PartisiCHP – Republican People’s Party
ciddicritical, serious
cumhuriyetrepublic
çalışmawork, study
çalışmakwork, study
çeşitlivarious, several
çevreenvironment
çıkmakexit, quit, go out, arise, rise
ÇinChina
çocukchild
çokvery, much, many
çözümsolution
çünkübecause
da/dealso
dahamore
dahieven, even if, already
dâhilincluded, inclusive
dairabout
dakikaminute
defatimes
değervalue, worth
değerlivaluable, precious, valued, worthy, dear, estimable
değilnot, no
değişikdifferent
demeksay
demokrasidemocracy
demokratikdemocratic
denizsea
derecedegree, rating
derindeep
dernekassociation, society, club, union
derslesson
desteksupport
devam etmekcontinue, proceed, hold
devletstate, governmental
dışexternal, outer, outside, foreign
dışında (yurt dışında, amacı dışında, isteğiniz dışında, alışılmışın dışında, bunların dışında)off, except, out of
diğerother
dikkatattention, care, caution
dillanguage
dilemekwish
dinreligion
dinireligious
diyethat, so, so as to, in case
doğalnatural
DOĞRUtrue
doğuEast
dolardollar
dolayıbecause, through
dolayısıylaaccordingly, because of, owing to, by virtue of, in consequence of, wherefore
dolufull
dönemperiod
dörtfour
Dr.Dr.
durumstatus, case, situation, state, condition, conditions
dünyesterday
dünyaworld
düşüklow
düşünmekthink
düzenlemekorganize, regulate, hold, edit
eğerif, if ever
eğitimeducation
ekaddition, additional,  supplement, appendix
ekimOctober
ekonomikeconomic
el (ikinci el, el ilanı, el yapımı vb.)hand
elbetteof course
elde etmekget, obtain, attain, procure
elektrikelectricity
enmost
enerjienergy
ErdoğanErdogan
erkekmale, man
erkenearly
eskiold
etkieffect
etkilieffective
etmek (devam etmek, dikkat etmek, elde etmek, etki etmek, teşekkür etmek)do, practise, make
evhome, house
evetyes
eylülSeptember
fakatbut
farkdifference, variation
farklıdifferent, dissimilar, unlike
fazlavery, much, many, numerous
FenerbahçeFenerbahce
filmfilm, movie
FransaFrance
futbolfootball, soccer
GalatasarayGalatasaray
gecenight
geçmekpass, go, cross, pass by, pass on, change to
gelmekcome, arrive
gençyoung, teen, teenager
genelgeneral, public, common
genelliklegenerally,  usually
genişlarge, broad, extensive, wide
gerçekreal, truth
gerçektenreally
gerek (gerek görmek, gerek duymak, gerek … gerekse …)need, either…or…
gereklinecessary, essential, required
gerekmekneed, be required, be necessary
geriback, backward, rear
getirmekbring
gibias, like
gitmekgo
göreaccording to
görevduty, task, mission, assignment
görmeksee
göstermekshow
gözeye
grupgroup
güçpower, strength
güçlüstrong, powerful
günday
güneşsun
güneySouth
günlükdaily,  diary
güvenliksecurity
güzelbeautiful
habernews
haftaweek
hak (hak talep etmek, hak ve hürriyet, hak kazanma, hak arama, hak sahibi, isim hakkı vb.)right
hakındaaboute
hâlstatus, case, situation
hâlâstill
hâldethough, in the act of
halkpublic, people, folk
hangiwhich
hareketmovement, motion
hattaeven
havaair, weather
hayatlife
hayırno, charity
hazırready
haziranJune
hemand, also, and also, likewise
hemenimmediately, at once, instantly
henüzyet, freshly, just now
hepalways, all the time, forever
hepsiall
herevery, each
her türlüall kinds of, whatever
herhangi (herhangi bir, herhangi biri)any, whichever
herkeseveryone
hızlıfast
hiç (hiç kolay değil, hiç düşünmedik, hiç kimse)not, no, never
hiçbirnot any, any, no, neither
hizmetservice
hukuklaw
hükümetgovernment
IrakIraq
İbrahimİbrahim
içeriin, inside, within
içinfor
içinde (merak içinde, uyum içinde, üç ay içinde)in, within
iddiaassertion,  claim, assertion
ifade / ifade etmekphrase, statement, expression / express, utter, state
ihtiyaçneed,  necessity, requirement
ikitwo
ilprovince
ilçecounty, district
ilewith
ilerinext, forward
iletişimcommunication, contact
ilgiinterest, attention
ilgiliabout, anent
ilginçinteresting
ilişkinrelated, concerning, regarding
ilkfirst
imek (idi, imiş)There is a verb called “imek” in Turkish. This is almost always hidden. This is seen as “idi (i+di)”, “imiş (i+miş)”, “ise (i+se)”)”
imzasignature,  sign
İngiltereEngland, UK
insanhuman
internetInternet
İranIran
iseif
isimname
İslamIslam
İsrailIsrael
İstanbulIstanbul
istemekwant
business, job, work
işaretmark, signal, sign
işçiworker
itibarenfrom, beginning from
iyigood, well, fine
izinpermit, permission, allowance
İzmirIzmir
kabul / kabul etmekassent, acceptance, admission / accept, approve, admit, agree
kaçhow many
kadaruntil, till, as
kadınwoman
kalmakstay, stand, left
kamupublic
kanblood
kapsamscope, extent
karablack, earth, land
karardecision, judgment
karşıagainst, counter
kasımNovember
kaydetmekrecord, register
KemalKemal
kendiself, own
kesinexact
kesinlikleexactly, certainly, absolutely
keztime, times
kısashort, brief
kızgirl
kithat, as, which
kimwho
kimi (kimi zaman, kimi yerde, kimi insanlar)some
kimsenobody, anybody
kişiperson
kitapbook
kolayeasy
kontrolcontrol
konusubject, topic, matter
konuşmaktalk, speak
kötübad
kredicredit
kullanılmakbe used,  get used, be in use (passive)
kurmakestablish, constitute, install, set up, set
kurulcommittee
kuzeyNorth
küçüksmall, little
kültürculture
KürtKurdish
lazımnecessary, essential, required
maçmatch
maddematter, material, article, item
martMarch
mayısMay
mecliscouncil, parliament
MehmetMehmet
merakwonder, worry
merkezcenter
meselafor example
meslekprofession, job, career, vocation
mevcutavailable, present, present
meydansquare
milletvekilideputy, parliamentarian, Member of Parliament
MillîNational
milyarbillion
milyonmillion
modernmodern
MustafaMustafa
mutlakadefinitely, absolutely, certainly, strictly
mutluhappy
mücadelestruggle, fight
müdürmanager, director
müdürlükdirectorate
mümkünpossible
MüslümanMuslim
müzikmusic
nasılhow
neWhat
nedenwhy, wherefore, what for, cause, reason
nedeniylebecause of, owing to, by virtue of, in consequence of, wherefore
nedenletherefore,  for this reason
neredeysealmost, nearly
nisanApril
normalnormal
notnote, message
oshe/he/it
ocakJanuary
okulschool
olayevent, incident, case, occurrence, scene, happening
oldukçaquite, pretty,  rather
olmakbe
olumlupositive, plus
olumsuzadverse, negative, immortal
oluşmak comprise of, consist of, be formed
onten
ora (orası, orada, oraya)there, that place
ortamiddle, medium
ortakpartner
OsmanlıOttoman
oyvote
oysawhereas, in fact, though
oyungame
oyuncuplayer, actor
öğrencistudent
öğretimteaching, education,  instruction
önfront
önceago, before, first
önceliklefirstly,  primarily
önemimportance, significance, stature
önemliimportant, significant
örneksample
öyle (öyle mi, öyle ki, öyle bir şey vb.)so, such
özelspecial
özellikleespecially, specially, particularly
paramoney
partiparty
pazarSunday, market, bazaar, market place, mart
pek (pek çok, pek güzel değil, pek beğenmedim)very, many, much
pekiwell, alright
PKKPKK – Terrorist Organization
polispolice
Prof.Professor
programprogram, schedule, programme
projeproject
rağmendespite, although
rahatcomfortable
resmiformal, official
RusyaRussia
saathour, clock, watch
sabahmorning
sadecejust, only
sağright, alive
sağlıkhealth
sağlıklıhealthy
sahiphave, owner, prosessor
sanatart
sanayiindustry
sankiseems like, in a manner, so to say
sanmaksuppose, think
satışsales
satmaksell
savaşwar
sayesindethanks to, under favour of, by courtesy of 
sayınumber
SayınDear
sebepreason
seçimselection,  election
senyou
seneyear
serbestfree, independent
sessound, voice, noise
sezonseason
sıcakhot
sıkfrequent, often
sınıfclass
sıraarray, aligment, place, row, order
sıradaat that time, meanwhile
sırasındaduring, while
sistemsystem
sivilcivilian
siyasipolitical
siz (siz, sizde, sizi, sizin vb.)you
solleft
sonlast
sonraafter
sonuçresult
sonundafinally, at last, in the end
soruquestion
sorunproblem
sosyalsocial
söylemeksay, tell
söz (söz, söz konusu, söz etmek)promise, statement, talk, talk about, subject
sporsport
suwater
süretime, duration
sürekliall the time, continuous, constant, consistently
şehircity
şekilde (dolaylı şekilde, hiçbir şekilde, en iyi şekilde, başka bir şekilde)in the manner, by means, the way that
şeklinde (… şeklinde konuştu, kare şeklinde)in the way, shaped like, in the form of
şeything
şimdinow, presently, at the present time
şöyleas, that kind of, this kind of, such
şuthat
şubatFebruary
tabiinatural, native, inherent, innate
takımteam
takip etmekfollow, follow up, chase
taleprequest
tamfull, fully
tamamencompletely,  exactly
tanepiece
tarafside
tarımagriculture
tarihhistory
tedavitreatment, cure
teksingle
tekniktechnical
tekraragain, repetition
temelbasic, foundation, base, underlying
temmuzJuly
temsilrepresentation
tercih, tercih etmekchoice, preference, prefer
teslimdelivery
tespit etmekfix, level out, adjust, set aright, improve
teşekkür / teşekkür etmekthank
ticarettrade
TLTRY – Turkish lira 
toplamtotal
toplumsociety
toplumsalsocial
turizmtourism
tümall
türtype, kind
TürkTurkish
TürkçeTurkish
TürkiyeTurkey
TVTV
ulusalnational
uluslararasıinternational
uygulamaimplementation, execution, practice, application
uygunproper, appropriate, fit, favorable
uzakfar, remote, away, distant
uzunlong, extended, lengthy, tall
üçthree
ülkecountry
üniversiteuniversity
ünlüfamous, vowel
üretimproduction, manufacture
ürünproduct
üsttop, upper, surface, superior
üyemember
üzereabout to, on the brink of
üzerinde (insan sağlığı üzerinde, Türkiye üzerinde, 40’ın üzerinde, beklentilerin üzerinde)on, above, upon
üzerine (başvuru üzerine, itirazlar üzerine, otobüsün üzerine, bu konu üzerine)above, upon, on, about, 
varthere is/there are
veand
vergitax
vermekgive
veyaor
webwebsite
ya daor
yabancıforeign, foreigner, stranger
yakınnear, close, intimate, imminent
yaklaşıkabout
yalnızalone, however, but
yanside
yandan (bir yandan, öte yandan, diğer yandan)on one hand, on the other hand, on the other side
yanındabeside, near, next to, at hand
yanitherefore, so
YANLIŞmistake, error, incorrect, wrong, false
yapıstructure
yapılmakbe done, go (passive)
yapmakdo, make, practise
yardımhelp
yardımcıhelper, auxiliary, assistant
yaşage, wet
yaşamlife
yaşamaklive
yaşanmaklive
yatırıminvestment
yavaşslow
yazsummer
yazarauthor, writer
yazıarticle
yemekeat, food
yeninew
yenidenagain
yer almakbe located in, fall into, 
yerellocal
yerineinstead, instead of
yerine (yerine geçmek, yerine getirmek, park yerine, önlem almak yerine)instead, replace, place
yeterlienough
yılyear
yıllıkyearly
yineagain
yoğunintensive, intense, busy, dense, concentrated, compact
yokno, nothing, non-existence
yoksaelse, or else, if not
yolway, road, path, route
yorumcomment
yönelikintended, intended for
yönetimadministration, management, gubernation, governance
yüksekhigh
yüzface, front, hundred, 100
yüzdepercent, percentage
yüzden (bu yüzden, o yüzden)so, for this reason,  therefore, also
zamantime
zarardamage
zatenalready
zirafor, before, then, because, 
ziyaret / ziyaret etmekvisit
zordifficult, hard
zorundahave to, oblige

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Shopping Cart